İstihkak Davası

İstihkak Davası

İstihkak Davası

İstihkak davası, bir mal sahibinin mülkiyet hakkını kullanarak, kendisine ait olan bir eşyayı hukuka aykırı biçimde elinde bulunduran üçüncü şahıstan geri alma hakkını ifade eder. Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesi, maliklerin bu tür taleplerde bulunma yetkisini düzenler ve mülkiyetin koruyucu niteliği olarak tanımlanır. Malik, bu dava aracılığıyla eşyayı fiilen kontrolü altına almayı hedefler.

İstihkak davası, mülkiyet hakkını güvence altına almak amacıyla kullanılabilecek en etkili hukuki araçlardan biridir. Bu dava, mülkiyet hakkının doğrudan korunmasını temin eder ve malikin bu hakkı fiilen kullanma yetkisini içerir. Dava hakkı doğrudan mülkiyet hakkıyla bağlantılıdır. Bu sebeple, istihkak davasını açan kişi, malı fiilen elinde bulundurmayan ve dolaysız zilyet konumunda olmayan malik olmalıdır. Davalı ise, malı haksız bir şekilde elinde tutan kişidir.

İstihkak davasının ne olduğu sorgulandığında, haciz kaynaklı istihkak, miras sebebiyle istihkak, taşınır malın elden çıkması durumunda açılan istihkak gibi çeşitli türleri bulunmaktadır. Bu yazıda, bu farklı durumlar ayrı ayrı ele alınacaktır. Şunu belirtmek gerekir ki, mülkiyet hakkına dayalı davalar büyük önem taşır. Hukuki dayanaklar iyi oluşturulmalı ve süreç titizlikle takip edilmelidir. Özel hukuk alanında zilyetlik ihlallerine karşı korunma ve taşınır davaları dışındaki başlıca koruma yolları şunlardır:

- Taşınmazın kayıtlı olduğu kişinin zilyetlik davası

- Kişinin hakkını zor kullanarak savunması ve zorunluluk hali

- Taşınmazın sınırlarının belirlenmesi davası

- Mülkiyetin tespiti davası

- Tapu sicilinin düzeltilmesi davası

- Miras nedeniyle istihkak davası

- Komşuluk hukukundan doğan davalar

- Haczedilen eşyanın paraya çevrilmesini engellemek amacıyla İcra ve İflas Kanunu’nda yer alan istihkak ve iflas masasından ayırma hakkı

- Diğer eşya hukukundan kaynaklanan hukuki davalar

- Paylı mülkiyet durumunda paylaşma davası

- Malzeme sahibi tarafından arazi üzerine veya başkasının malzemesiyle kendi arazisine yapılan yapı sebebiyle doğan davalar

- Zilyetliğin iadesi sorumluluğu

- Borçlar hukuku kapsamında sözleşmeden veya sözleşme dışı borç ilişkilerinden, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan talepler.

İstihkak Davası:

Malikin mülkiyet hakkına dayanarak, eşyayı kendi fiili kontrolü altında bulundurma yetkisi söz konusudur. Bunu sağlamak için malik, TMK’nın 683/II maddesi uyarınca, haksız olarak eşyayı doğrudan zilyedinde tutan herhangi bir kişiye karşı istihkak davası açabilir. TMK m.683/II hükmü, “Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği” şeklinde düzenlemiştir. Malik, mülkiyet hakkına sahip olduğu eşyayı, bu hakka dayanarak, onu tutmaya hakkı olmayan ve doğrudan zilyet durumundaki üçüncü kişiden geri isteme yetkisine sahiptir; bu talep ayni nitelikte bir geri isteme talebidir. Dolaysız zilyet, kendisine yöneltilen iade talebini gönüllü olarak yerine getirmezse, malik ona karşı geri verme talepli ayni nitelikteki istihkak davasını açabilir.

İstihkak davası, dolaysız zilyet olmayan malikin, hak sahibi olmayan zilyede karşı mülkiyet hakkına dayanarak açtığı ve haksız şekilde ele geçirilen veya alıkonulan eşyanın iadesini sağlamayı amaçlayan ayni nitelikte bir eda davasıdır. İstihkak davası, malikin mülkiyet hakkının dışlanmasını yargı yoluyla gidererek yetkilerini kullanmasını temin eder. İstihkak davası, sebebe bağlılık ilkesinin geçerli olduğu; özellikle taşınırlarda bu ilkenin kabul edilmesi halinde dahi, mülkiyetin gerçek sahibine iadesini sağlar. Temel borçlandırıcı işlem, örneğin satış sözleşmesi geçersizse veya sonradan geçersiz hale gelmişse, hatta bir görüşe göre sözleşmeye aykırılık nedeniyle sona ermişse, bu işlemin ifası için verilen eşyanın iadesi istihkak davasıyla temin edilir.

İstihkak davasının davacı tarafı, dolaysız zilyet konumunda olmayan malik yani genel olarak taşınır veya taşınmaz eşyası haksız şekilde ele geçirilmiş veya alıkonulmuş ve bu şekilde zilyetliğini kaybetmiş olan maliktir. Davalının iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak kazandığı durumlarda, davacının malik sıfatı ortadan kalkacağından dava reddedilir. Malikin zilyet olmaması veya dolaylı zilyet olmasının bir önemi yoktur.

İstihkak davasının davalısı, mülkiyet konusu eşyanın haksız doğrudan (dolaysız) zilyedidir yani eşyaya haksız biçimde el koyan ve halihazırda eşyaya zilyet olan kişidir. Zilyedin eşyaya zilyetliği malike karşı haklı bir sebebe dayanıyorsa, malikin istihkak talebi söz konusu olamaz. Zilyetliğin haklılığı, intifa veya rehin hakkı gibi ayni bir hak sahipliğinden kaynaklanabileceği gibi kira, ödünç sözleşmesi gibi nispi bir haktan da kaynaklanabilir. Dolaysız zilyet konumundaki davalının eşya üzerindeki zilyetliğinin haksız olması, yani zilyetliğin nispi veya mutlak bir hakka, ayni bir hakka dayanmaması gerekir. Davalının haksız zilyet olması şarttır. İstihkak davası yalnızca dolaylı zilyede karşı açılırsa, bu davadan alınan eda kararının dolaysız zilyede icra edilmesi mümkün olmadığından, malikin dolaysız zilyetliği elde etmesi mümkün değildir. İstihkak davasının hem doğrudan, hem de dolaylı haksız malike karşı açılması gerekir. İstihkak davası açılmadan önce zilyetliğini devreden haksız zilyede karşı tazminat davası da açılabilir. Dava sırasında eşya el değiştirmişse, dava konusunun devrine ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125. maddesi hükmü uygulanır. Davalının zilyetliğinin kusurlu olup olmaması aranmaz.

İspat Yükü:

İspat hukuku açısından davacının ispat yükü altında olduğu; dava konusunun mülkiyetini geçerli şekilde kazandığını ispat etmesi gerektiği, bu süreçte TMK’da düzenlenen mülkiyet karinelerinden yararlanabileceği ifade edilmektedir. Ayrıca, dava konusunun taşınır olduğu durumlarda davacının, davalının mevcut zilyetliğinin sağladığı hak karinesini çürütmesi, başka bir deyişle zilyet olmasına rağmen malik olmadığını da ispat etmesi gerekir.

Davacı paylı mülkiyet ilişkisine dayanarak belirli bir payın maliki olduğunu iddia ediyorsa, bu payın varlığını ve miktarını ispat etmek zorundadır. Dava, üçüncü kişilere karşı bir paydaş tarafından açılarak tüm paydaşlara iade talep ediliyorsa, davacının kendi payı dışında diğer paydaşların paylarını da ispat etmesi gerekmektedir. İstihkak davasında, davacı mülkiyet hakkının ispat yükünü yerine getirirken, taşınırlar için TMK’nın 985. maddesi, taşınmazlar için ise TMK’nın 922. maddesinde düzenlenen mülkiyet karinelerinden yararlanır. Benzer şekilde, davalı da eşyadaki doğrudan zilyetliğini sürdürdüğünü, taşınırlarda zilyetlik karinelerinden faydalanarak ispat eder. Davalı ise, davacının malik olmadığını veya dava konusu malı zilyetliğinde bulundurmaya hakkı olduğunu ispat ederek davanın reddini sağlayabilir.

Davalının zilyetliğe hakkı bulunduğu, onun tarafından ispatı gereken bir itiraz teşkil eder. Davalı, çekişmeli eşya üzerinde davacı ile aralarında mevcut bir ayni veya kişisel hakka dayanarak, örneğin intifa, kira, ödünç vb. ilişkisine dayanarak zilyet olduğunu ve hukuki ilişkinin devam ettiğini ispat ederse istihkak davası reddedilir.

Dava konusu bir taşınır ise, taşınır davası için öngörülen TMK’nın 989. maddesi hükmünün istihkak davasında da geçerli olacağı, yani istihkak davasının davalısı zilyedin taşınırı pazardan, açık arttırmadan veya benzeri eşya satan yerden edindiği ve kendisinin iyiniyetli olduğu durumda ödediği bedelin kendisine verilmesini isteyebileceği; bu talep kabul edilmediği takdirde istihkak davasının reddini sağlayabileceği savunulmaktadır.

İstihkak talebinin dolaysız zilyede yöneltilmesiyle birlikte dolaysız zilyet, haksız olarak elinde tuttuğu eşyayı geri verme yükümlülüğü altına girer. İstihkak davasının sonucunda verilen kararla da, mülkiyet hakkının tespiti ile dava konusu eşyanın davacıya iadesi sağlanır. Dava sonucunda hakimin vereceği karar, davalının haksız olarak el koyduğu veya alıkoyduğu belirli bir malın veya malların doğrudan zilyetliğinin geri verilmesine; özellikle taşınırlarda teslim, taşınmazlarda tahliyeye karar verilmesini içerir. Malik, talebinin sonucunda istihkak davasıyla birlikte mülkiyetin tespitine onunla birlikte veya ondan ayrı karar verilmesini talep edebilir. Davalı eşyayı gönüllü olarak vermezse İcra ve İflas Kanunu’nun 24 ve 26. maddeleri uyarınca icra yoluyla bu sonuç temin edilir.

Taşınırı konu alan istihkak davasında, malik, mahkeme kararını icra ederek, malın kendisine teslimini icra yolu ile sağlayarak, eşyanın doğrudan zilyetliğine kavuşur. Davalının iade yükümlülüğüne TMK’nın 993-995 maddeleri uyarınca haksız zilyedin sorumluluğuna ilişkin hükümler uygulanır. İstihkak davası mülkiyet hakkına dayanan bir dava olarak ayni bir dava niteliğindedir. Bu nedenle zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere tabi değildir. İstisnai olarak taşınmazların yüz ölçümlerinin yapılarak yeni tapu verilmesi söz konusu olan taşınmazlarda kadastro tutanağının kesinleşmesinden itibaren on yıl geçmişse önceki kayıtlara dayanılarak hak iddia edilemez. Dolayısıyla bu on yıllık süre hak düşürücü özellik taşımaktadır.

Miras Sebebiyle İstihkak Davası

Türk Borçlar Kanunu’nun 639. maddesi uyarınca miras sebebiyle istihkak davasının zamanaşımı süresi, miras konusu malı elinde bulunduran kişilerin iyiniyetli olup olmamasına göre değişmektedir. Kanuna göre;

- Davacının kendisinin mirasçı olduğunu ve iyiniyetli davalının terekeyi veya tereke malını elinde bulundurduğunu öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl,

- Her halükarda miras bırakanın ölümünün veya vasiyetnamenin açılmasından itibaren 10 yıl,

- İyiniyetli olmayanlara karşı 20 yıl zamanaşımı süresi söz konusudur.

Miras konusu malı elinde bulunduran kişi, malın miras bırakana ait olduğunu biliyorsa ve buna rağmen malı elinde tutuyorsa kötüniyetlidir. Aksi takdirde iyiniyetli olduğu kabul edilir. Zira, aksi ispatlanmadığı sürece iyiniyet asıldır.

Haciz Sebebiyle İstihkak Davası

Haciz sebebiyle istihkak davası ise İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre malın borçlunun ve üçüncü bir kişinin elinde olmasına göre farklılık gösterir.

1. Hacizli malın borçlunun elinde olması

Borçlunun elinde haczedilen mal üzerinde üçüncü kişi istihkak iddiasında bulunabilir. İstihkak iddiası icra dairesine bildirilir. İcra müdürü de bu iddiayı alacaklı ve borçluya bildirir ve itirazları için 3 gün süre verir. İstihkak iddiasına itiraz edilirse icra müdürü dosyayı icra mahkemesine gönderir. İcra mahkemesi öncelikle takibin devamına veya ertelenmesine karar verir. Bu karar üzerine üçüncü kişi, kararın kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde istihkak davası açabilir.

Ayrıca, üçüncü kişi icra dairesine istihkak iddiasını bildirmeden haczi öğrendiği tarihten 7 gün içinde doğrudan istihkak davası da açabilir.

2. Hacizli malın üçüncü kişinin elinde olması

Haczedilen mal borçlunun elinde olmayıp üçüncü kişinin elinde olabilir. Bu durumda, haciz üçüncü kişinin huzurunda yapılmış ise hacizden itibaren 7 gün içinde istihkak iddiasında bulunmalıdır. Haciz üçüncü kişinin yokluğunda yapılmışsa haczi öğrendiği tarihten 7 gün içinde istihkak iddiasında bulunmalıdır. Bunun üzerine, icra müdürü istihkak iddiasını tutanağa geçirir. Üçüncü kişiye karşı dava açması için, alacaklıya 7 gün süre verir. Yani, üçüncü kişinin açtığı istihkak davası ile alacaklının açtığı istihkak davası süresi 7 gündür.

İflasta İstihkak Davası

İflasta istihkak davası, İcra ve İflas Kanunu’nun 228. maddesinde düzenlenmiştir. İflasın açıldığı anda iflas masasının elinde bulunan bir mal üzerinde üçüncü kişilerin mülkiyet iddiasında bulunması halinde iflasta istihkak davası gündeme gelir. İstihkak davası ile malın müflise mi yoksa üçüncü kişiye mi ait olduğunun tespit edilmesi sağlanır.

0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!

Avukat Melih Başyiğit | Ayrancılar Avukat, İzmir Avukat, Torbalı Avukat

Av. Melih BAŞYİĞİT

Yazar

"Ben Avukat Melih BAŞYİĞİT, 35 yaşındayım ve İzmirliyim. Doğup büyüdüğüm bu güzel şehirde adaletin sesi olmak için yıllardır büyük bir özveriyle çalışıyorum..."

Yorum Yaz

Avukat Melih Başyiğit | Ayrancılar Avukat, İzmir Avukat, Torbalı Avukat