Miras Hukuku: Tenkis Davası ve Saklı Pay
Mülkiyet hakkı, anayasal güvence altında bireylerin mal varlıkları üzerinde söz sahibi olmalarını esas alır. Ancak miras hukuku, miras bırakan kişinin mal varlığını sınırsızca yönetme hakkını kısıtlar. Miras bırakanın, mirasçılarının yasal paylarından daha azını alacakları şekilde yapacağı tasarrufların bir sınırı vardır; bu sınır, mirasçıların saklı paylarıdır. Bu bağlamda tenkis davası, özellikle mirastan mal kaçırma gibi durumlarda öne çıkar. Bu gibi hallerde, saklı paylara tecavüz edilip edilmediği konusu, tenkis davalarının temelini oluşturur.
Tenkis davası, miras bırakanın, saklı pay sahibi mirasçılarının miras haklarını ihlal edecek biçimde tasarrufta bulunması durumunda, bu tasarruf özgürlüğündeki aşımı Türk Medeni Kanunu'nda belirlenen saklı pay sınırına çekmek amacıyla, miras bırakanın vefatından sonra mirasçılar tarafından açılan bir davadır. Bu dava, saklı pay ihlalinin giderilmesini hedefler.
Saklı pay sahipleri, bu haklarının ihlal edilmesi halinde tenkis davası açma hakkına sahiptir. Bu ihlal, yalnızca saklı pay sahibi mirasçıların haklarına müdahale şeklinde olmayıp, aynı zamanda miras bırakanın bu mirasçılardan mal kaçırması şeklinde de tezahür edebilir. Bu tür durumlarda da tenkis davası, saklı pay sahibi mirasçıların başvurduğu bir yoldur.
Saklı pay, miras bırakanın mirası üzerinde yasal olarak var olan ve miras bırakanın dahi değiştiremeyeceği bir haktır. Miras bırakan, saklı pay hakkı sahibi mirasçılarının bu haklarını ihlal edecek şekilde tasarrufta bulunamaz. Kısacası, miras bırakanın hiçbir suretle müdahale edemeyeceği paya saklı pay denir. Bu yasal düzenleme ile güvence altına alınan kişilere "saklı pay sahibi mirasçılar" adı verilir.
Hukuk sistemimizde miras bırakanın kendi mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisi, belirli istisnai durumlar göz önünde bulundurularak sınırlandırılmıştır. Türk Medeni Kanunu'nda düzenlenen saklı pay mirasçıları da bu istisnalardan birini teşkil eder. Saklı pay, miras bırakanın yalnızca kanunda sınırlı olarak belirtilen mirasçılarına tanınan bir haktır.
Türk Medeni Kanunu'nun 505. maddesi gereğince, miras bırakanın altsoyu, ana ve babası veya eşi bulunuyorsa, mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. Bu mirasçılardan hiçbiri yoksa, miras bırakan mirasının tamamında tasarruf hakkına sahip olur. Bu madde açıkça göstermektedir ki, miras hukukumuza göre saklı pay sahibi mirasçılar şunlardır:
* Miras bırakanın altsoyu (çocukları ve onların altsoyu)
* Miras bırakanın ana ve babası
* Miras bırakanın eşi
Dikkat çekici bir nokta, Türk Medeni Kanunu'nda miras bırakanın tüm altsoyunun saklı pay sahibi kabul edilirken, üst soyunun tamamının değil, yalnızca anne ve babasının saklı pay sahibi olarak belirlenmiş olmasıdır. Bu kişilerin miras üzerindeki saklı payları hiçbir şekilde göz ardı edilemez. Eğer miras üzerinde saklı payları ihlal ediliyorsa, saklı pay sahibi mirasçılar tenkis davası açarak bu ihlalin sonlandırılmasını talep edebilirler. Kardeşlerin saklı payı bulunmamaktadır.
Kanunun emredici hükümlerinde saklı pay sahibi olarak kabul edilmeyen diğer mirasçıların miras hakkı üzerinde, miras bırakanın tam bir tasarruf hakkına sahip olduğu söylenebilir.
Türk Medeni Kanunu'nun 506. maddesine göre saklı pay oranları şöyledir:
* Altsoy için yasal miras payının yarısı.
* Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri.
* Sağ kalan eş için, altsoy veya ana ve baba ile birlikte mirasçı olması durumunda yasal miras payının tamamı; aksi halde yasal miras payının dörtte üçü saklı paydır.
Tenkis davasında miras bırakanın tasarruf yetkisinin sınırlarını belirleyebilmek için öncelikle tenkis davasına esas teşkil edecek terekenin belirlenmesi gerekir. Bu, tereke aktiflerinden tereke pasiflerinin çıkarılması ve ek olarak denkleştirme gibi sağlar arası kazandırmaların da hesaba katılmasıyla mümkündür. Miras bırakanın tüm mal varlığı değerleri toplanır. Ardından miras bırakanın borçları, cenaze masrafları, terekenin mühürlenmesi ve defteri tutma giderleri, miras bırakan tarafından bakılan kişilerin üç aylık geçim giderleri gibi kalemler terekeden indirilir. Son olarak, sigorta alacağının murisin ölüm tarihindeki satın alma değeri ve miras bırakanın sağlar arası karşılıksız kazandırmaları, tenkise tabi oldukları ölçüde, tasarruf edilebilir kısım hesabına terekeye eklenir.
Tenkis davası, saklı pay sahibi mirasçıların saklı paylarının, miras bırakan tarafından tasarruf yetkisi aşılarak lehlerine ihlal edildiği kişilere karşı açılabilir. Bu kişiler, diğer mirasçılar olabileceği gibi üçüncü kişiler de olabilir. Hatta dürüstlük kuralına aykırı biçimde tenkis davası açılabilecek bu kişilerden kazandırma yoluyla mal edinenler dahi, bizzat miras bırakan tarafından malvarlığı edinmemiş olsalar da tenkis davasında davalı konumuna gelebilirler. Ancak iyi niyetli kişilerin geri verme borcunun sınırları çizilirken, Türk Medeni Kanunu'nun 566. maddesi dikkate alınmalıdır.
Türk Medeni Kanunu'nun 566. maddesi uyarınca, kendisine tenkise tabi bir kazandırma yapılmış olan kişi iyi niyetliyse, mirasın geçişi anında elinde kalan kazandırmayı geri vermekle yükümlüdür. İyi niyetli değilse, iyi niyetli olmayan zilyedin geri verme borcuna ilişkin hükümlere göre sorumlu olur. Miras sözleşmesiyle elde ettiği kazandırması tenkise tabi tutulan kişi, bu kazandırma için miras bırakana verdiği karşılığın, tenkis oranında iadesini talep edebilir.
Tenkis davası, öncelikle saklı payının karşılığını alamamış olan saklı pay sahibi mirasçılar tarafından açılabilir. Hem saklı pay sahibi olan hem de olmayan kişilere yapılan kazandırmalar, oranları dahilinde tenkis edilir.
Ayrıca, mirasçıların alacaklıları ve iflas idaresi de belirli şartların varlığı halinde tenkis davası açabilirler. Mirasçıların alacaklıları ve iflas idaresi tarafından tenkis davası açılabilecek durumlar, Türk Medeni Kanunu'nun 562. maddesinde sınırlı olarak belirtilmiştir. Ancak genel kural, bu davanın saklı pay sahibi mirasçılar tarafından açılmasıdır.
Fiil ehliyetine sahip olmayan saklı pay sahibi mirasçılar adına tenkis davasını, bu kişilerin kanuni temsilcileri açar. Bu davayı açmak, kanuni temsilci için yalnızca bir yetki değil, aynı zamanda bir sorumluluktur. Aksi halde, ileride doğabilecek zararlardan kişisel olarak sorumlu olma ihtimali söz konusu olabilir.
Sonuç olarak, tenkis davasını ilk olarak açma yetkisi saklı pay sahibi mirasçılara aittir. Bununla birlikte, kanuni düzenlemeye göre saklı pay sahibi mirasçının iflası durumunda veya borçlarını ödeyemeyeceğine dair alacaklıların elinde aciz belgesi mevcutsa, hem iflas dairesinin hem de alacaklıların saklı pay sahibi mirasçı adına tenkis davası açma yetkileri bulunmaktadır. Ek olarak, miras bırakan tarafından mirasçılıktan çıkarılmaya saklı pay sahibi mirasçı itiraz etmezse, yine iflas dairesi ve alacaklıları tenkis davası açabilir.


0 Yorum
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!